Âdem aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamber. Âdem aleyhisselamın oğludur.
Âdem aleyhisselamın oğullarından Hâbil ile Kâbil arasında çıkan anlaşmazlık
netîcesinde Kâbil, Hâbil’i öldürünce, Allahü teâlâ, hazret-i Âdem’e, Hâbil’e
karşılık ihsân olarak, yeni bir oğul verdi. Âdem aleyhisselamın bütün çocukları
ikiz olarak doğduğu hâlde, Şit aleyhisselam tek doğdu. Şit adı verilen yeni
oğlun ismi İbrânice olup, Arapça karşılığı “Allah’ın hîbesi” mânâsınadır. İsmine
“Şis” de denilmiştir.
Âdem aleyhisselamın oğullarından Kâbil, Hâbil’i şehit ettikten sonra doğmuş olan
Şît aleyhisselam, son peygamber Muhammed aleyhisselamın nûrunu alnında
taşıyordu. Bu sebeple Âdem aleyhisselam onu pek fazla seviyordu. Bütün evlâdı
üzerine onu reis yaptığı gibi, vefat edeceği sırada da bütün yeryüzünün
halîfeliğine onu tâyin etti. Bu hususta vasiyette bulundu. Ayrıca ilâhî sırları
bildirip, bütün ilimleri öğretti.
Peygamber efendimizin nûruyla ilgili olarak oğlu Şît aleyhisselama şöyle
vasiyyet etti: “Oğlum! Alnında parlayan bu nûr, son peygamber olan Muhammed
aleyhisselamın nûrudur. Bu nûru mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve
oğluna da böyle vasiyet et.”
Şit, bu vasiyet üzerine sâlihâ bir kızla evlendi. Sonra evlâtlarına da böyle
vasiyet ettiler. Onlar da bu vasiyete uyup öylece devâm ettiler.
Âdem aleyhisselamın vefatından sonra, Allahü teâlâ, Şit aleyhisselama
peygamberlik verdi. Elli sayfa (forma) küçük kitap indirdi. Bu kitaplarda hikmet
ilmi, matematik, sanâyi bilgileri, kimyâ ilmi ve daha birçok şeyler
bildirilmişti.
Şit aleyhisselam zamânında insanlar çoğalıp, her tarafa yayıldılar. Onlara
Allahü teâlânın emirlerini bildirip îmân etmeye çağırdı.
Şit aleyhisselamın dîninin esasları, Âdem aleyhisselamın bildirdiği dînin
esaslarına uygundu. Şit aleyhisselam ekseriyâ Şam’da ikâmet edip, insanlara,
Allahü teâlâya îmân etmeyi ve emirlerine uymayı bildirerek tebliğ vazîfesini
yaptı. Bin şehir kurup, hudutlarını tespit etti. Şit aleyhisselamın çocukları ve
torunları îmâr ettikleri şehirlerde yaşayıp, Allahü teâlâya ibâdet ve tâatle
meşgul oldular. Gâyet huzurlu bir hayat sürdüler. Aralarında düşmanlık buğz ve
haset yoktu. Kötülüklerden, haramlardan ve isyândan uzak dururlardı.
Şit aleyhisselam, Şam’dan Yemen tarafına gidip, azgın ve sapık bir hâlde yaşayan
Kâbil’in oğullarını Allahü teâlâya îmân ve ibâdet etmeye dâvet etti. Fakat bu
kavim, Şit aleyhisselamın dâvetini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrâr ettiler.
Şit aleyhisselam, onlarla savaş yaptı. Bu savaşta kılıç kullandı. İlk kılıç
kullanan odur. Yemendeki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirdi, bir
kısmını da esir aldı. Babası, Âdem aleyhisselamla veya kardeşleriyle Kâbe’yi
balçık çamuru kullanarak taştan yaptı.
Son peygamber olan Muhammed aleyhisselamın nûru Şit aleyhisselamdan onun oğlu
Enûş’a geçti. Şit aleyhisselam, oğlu Enûş’a, babası Âdem aleyhisselamın,
Muhammed aleyhisselamın nûruyla ilgili olarak kendisine yaptığı vasiyeti yaptı
ve Enûş’u yeryüzüne halîfe tâyin ederek vefat etti. Ömrünün dokuz yüz on iki
veya dokuz yüz elli yâhut da dokuz yüz sene olduğu rivâyet edilmiştir.
Peygamberliğininse, iki yüz seksen iki veya iki yüz on iki yâhut da iki yüz kırk
iki sene olduğu rivâyet edilmiştir.
Şit aleyhisselamdan sonra, çoğalarak yeryüzüne dağılan insanlar, zamanla doğru
yoldan uzaklaşıp, çok azgınlık gösterdiler. Allahü teâlâ onlara İdrîs
aleyhisselamı peygamber olarak gönderdi.
Şit aleyhisselam Âdem aleyhisselamın öteki evlâtlarının hepsinden güzel
ve fazîletliydi. Sûret ve sîrette yâni hâl ve yaşayışta tıpkı babasına benzediği
için Âdem aleyhisselam onu diğer evlâtlarından çok severdi.
Peygamberlerle ilgili ayetler.
Kur'an-ı Kerim Bakara Sûresinin 177 . Ayetinde
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman
edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara,
yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere
verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında
sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı
zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru
olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
Bakara Sûresinin 213 . Ayeti
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler
gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda,
aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık
âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki
kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri,
kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah
dilediğini doğru yola iletir.
Peygamberlerin Hayatı : Hz. Şit (a.s.)