Tahiyyetü'l-mescid, mescidin selâmlanması, saygı gösterilmesi demek ise de
esasında mescidlerin sahibi olan Allah'a saygı ve tâzim anlamını içermektedir.
Bu bakımdan Peygamberimiz "Biriniz mescide girdiğinde, oturmadan önce iki rek`at
namaz kılsın" buyurmuştur (Müslim, "Salâtü'l-müsâfirîn", 11).
Şâfiî mezhebine göre mescide ne zaman girilirse girilsin bu namazın kılınması
müstehaptır. Hanefîler'e ve Mâlikîler'e göre ise kerâhet vakitlerinde mescide
giren kimsenin bu namazı kılması mekruhtur. Kişi bunun yerine tesbih ve tehlîlde
bulunarak ve salavat getirerek mescidi selâmlamış olur. Normal vakitlerde
mescide girdiği halde tahiyyetü'l-mescid kılamayan kimsenin, bunun yerine dört
defa "Sübhânellahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber" demesi
menduptur.
Cuma vakti hatip hutbedeyken mescide giren kimse Hanefî ve Mâlikîler'e göre
tahiyyetü'l-mescid kılamaz. Şâfiîler'e ve Hanbelîler'e göre ise uzatmamak ve iki
rek`atı geçmemek şartıyla bu durumda tahiyyetü'l-mescid kılınır.
Mescide günde birden fazla girilmesi halinde bir kere tahiyyetü'l-mescid kılmak
yeterlidir. Mescide girildikten sonra tahiyyetü'l-mescid kılmadan oturulursa,
Hanefî ve Mâlikîler'e göre bu namaz, yine de kılınabilir; ancak oturmadan önce
kılmak daha faziletlidir. Şâfiîler'e göre ise eğer kişi kasten oturmuşsa bu
namaz sâkıt olur.
Bir mescide, herhangi bir namazı kılmak için veya farz kılmak ve imama uymak
niyetiyle girmek ve oturmadan o namaza başlamak da tahiyyetü'l-mescid yerine
geçer.