.:Kuran-ı Kerim Meali:.
Ana Sayfa » Kur'an » Kur'an-i Kerim Meali , Elmalılı Hamdi Yazır

besmele_.png (572×120)


1 Fatiha 2 Bakara 3 Al-i imran 4 Nisa

5 Maide 6 En`am 7 A`raf 8 Enfal 9 Tevbe 10 Yunus

11 Hud 12 Yusuf 13 Ra`d 14 İbrahim 15 Hicr 16 Nahl 17 İsra 18 Kehf

19 Meryem 20 Ta-Ha 21 Enbiya 22 Hac 23 Mü`minün24 Nur 25 Furkan 26 Şu`ara27 Neml 28 Kasas

29 Ankebut 30 Rum 31 Lokman 32Secde 33 Ahzab 34 Sebe 35 Fatır 36 Yasin 37 Saffat38 Sad 39 Zümer 40 Mü`min

41 Fussilet 42 Şura 43 Zuhruf 44 Duhan 45 Casiye 46 Ahkaf 47 Muhammed 48 Fetih 49 Hucurat 50 Kaf 51 Zariyat 52 Tur 53 Necm

54 Kamer55 Rahman 56 Vaki`a57 Hadid58 Mücadele59 Haşr 60 Mümtehine 61 Saff62 Cum`a63 Münafikun64 Teğabun 65 Talak

66 Tahrim67 Mülk68 Kalem 69 Hakka 70 Me`aric71 Nuh 72 Cin 73 Müzzemmil 74 Müddessir 75 Kıyame 76 İnsan

77 Mürselat 78 Nebe 79 Nazi`at80 Abese 81 Tekvir 82 İnfitar 83 Mutaffifin84 İnşikak 85 Büruc

86 Tarık 87 A`la 88 Gaşiye 89 Fecr 90 Beled91 Şems92 Leyl 93 Duha

94 İnşirah 95 Tin 96 Alak 97 Kadir 98 Beyyine 99 Zilzal

100 Adiyat 101 Kari`a102 Tekasur 103 Asr

 

104 Hümeze 105 Fil 106 Kureyş 107 Ma`ün108 Kevser 109 Kafirün 110 Nasr 111 Tebbet 112 İhlas 113 Felak 114 Nas

 

Bu Modül www.derinuyku.com tarafindan hazirlanmistir.







.: Kuran Meali :.







Şu`ara Suresi





ŞUARA 1 - Tâ, Sîn, Mîm.

ŞUARA 2 - Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir.

ŞUARA 3 - (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!

ŞUARA 4 - Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.

ŞUARA 5 - Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.

ŞUARA 6 - Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.

ŞUARA 7 - Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.

ŞUARA 8 - Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.

ŞUARA 9 - Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 10 - Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.

ŞUARA 11 - "Firavun kavmine, hâlâ sakınmayacaklar mı?"

ŞUARA 12 - (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."

ŞUARA 13 - "Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."

ŞUARA 14 - "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."

ŞUARA 15 - (Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."

ŞUARA 16 - "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.

ŞUARA 17 - İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."

ŞUARA 18 - "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"

ŞUARA 19 - "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"

ŞUARA 20 - Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."

ŞUARA 21 - "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."

ŞUARA 22 - "O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "

ŞUARA 23 - Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?"

ŞUARA 24 - Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."

ŞUARA 25 - (Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.

ŞUARA 26 - Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."

ŞUARA 27 - (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.

ŞUARA 28 - Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."

ŞUARA 29 - Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.

ŞUARA 30 - Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"

ŞUARA 31 - Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.

ŞUARA 32 - Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.

ŞUARA 33 - Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.

ŞUARA 34 - Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"

ŞUARA 35 - "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?"

ŞUARA 36 - Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder."

ŞUARA 37 - "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."

ŞUARA 38 - Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.

ŞUARA 39 - Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.

ŞUARA 40 - "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.

ŞUARA 41 - Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.

ŞUARA 42 - Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

ŞUARA 43 - Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi.

ŞUARA 44 - Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.

ŞUARA 45 - Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!

ŞUARA 46 - Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.

ŞUARA 47 - "İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "

ŞUARA 48 - "Musa ve Harun'un Rabbine!"

ŞUARA 49 - Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!"

ŞUARA 50 - "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."

ŞUARA 51 - "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"

ŞUARA 52 - Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.

ŞUARA 53 - Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:

ŞUARA 54 - "Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır."

ŞUARA 55 - "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "

ŞUARA 56 - "Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)

ŞUARA 57 - Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,

ŞUARA 58 - Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.

ŞUARA 59 - Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.

ŞUARA 60 - Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.

ŞUARA 61 - İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.

ŞUARA 62 - Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."

ŞUARA 63 - Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,

ŞUARA 64 - Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.

ŞUARA 65 - Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık,

ŞUARA 66 - Sonra da ötekileri suda boğduk.

ŞUARA 67 - Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 68 - Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 69 - (Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet.

ŞUARA 70 - Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti.

ŞUARA 71 - "Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler.

ŞUARA 72 - İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?"

ŞUARA 73 - "Veya size fayda veya zararları olur mu?"

ŞUARA 74 - "Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk."

ŞUARA 75-76 - İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

ŞUARA 75-76 - İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"

ŞUARA 77 - "Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"

ŞUARA 78 - "O ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir,"

ŞUARA 79 - "Beni yediren, içirendir,"

ŞUARA 80 - "Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir."

ŞUARA 81 - "O ki, benim canımı alacak, sonra diriltecektir. "

ŞUARA 82 - "Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur."

ŞUARA 83 - "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."

ŞUARA 84 - "Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!"

ŞUARA 85 - "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"

ŞUARA 86 - "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "

ŞUARA 87 - "(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."

ŞUARA 88 - "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"

ŞUARA 89 - "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."

ŞUARA 90 - (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.

ŞUARA 91 - Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.

ŞUARA 92-93 - Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

ŞUARA 92-93 - Onlara, "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.

ŞUARA 94 - Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.

ŞUARA 95-96 - Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

ŞUARA 95-96 - Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

ŞUARA 97 - "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."

ŞUARA 98 - "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."

ŞUARA 99 - "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."

ŞUARA 100 - "Bak bizim için ne şefaatçiler var,"

ŞUARA 101 - "Ne de yakın bir dost."

ŞUARA 102 - "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."

ŞUARA 103 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 104 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 105 - Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

ŞUARA 106 - Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

ŞUARA 107 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.

ŞUARA 108 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 109 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."

ŞUARA 110 - "Gelin, artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 111 - "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"

ŞUARA 112 - Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."

ŞUARA 113 - "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"

ŞUARA 114 - "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."

ŞUARA 115 - "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."

ŞUARA 116 - Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"

ŞUARA 117 - Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."

ŞUARA 118 - "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."

ŞUARA 119 - Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.

ŞUARA 120 - Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.

ŞUARA 121 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 122 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 123 - Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

ŞUARA 124 - Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

ŞUARA 125 - "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."

ŞUARA 126 - "Gelin artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 127 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "

ŞUARA 128 - "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?"

ŞUARA 129 - "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"

ŞUARA 130 - "Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

ŞUARA 131 - "Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 132 - "O Allah'tan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte,"

ŞUARA 133 - "Davarlar, oğullar,"

ŞUARA 134 - "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."

ŞUARA 135 - "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."

ŞUARA 136 - "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."

ŞUARA 137 - "Bu sırf eskilerin âdetidir."

ŞUARA 138 - "Biz azaba uğratılacak da değiliz."

ŞUARA 139 - Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 140 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 141 - Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

ŞUARA 142 - Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

ŞUARA 143 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

ŞUARA 144 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 145 - "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

ŞUARA 146 - "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"

ŞUARA 147 - "Bahçelerin, pınarların içinde,"

ŞUARA 148 - "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında,"

ŞUARA 149 - Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."

ŞUARA 150 - "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."

ŞUARA 151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

ŞUARA 151-152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."

ŞUARA 153 - "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!"

ŞUARA 154 - "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."

ŞUARA 155 - Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi.

ŞUARA 156 - "Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."

ŞUARA 157 - Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.

ŞUARA 158 - Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 159 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 160 - Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.

ŞUARA 161 - Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan kormaz mısınız?"

ŞUARA 162 - "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

ŞUARA 163 - "Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 164 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

ŞUARA 165 - "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"

ŞUARA 166 - "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"

ŞUARA 167 - Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın."

ŞUARA 168 - Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim."

ŞUARA 169 - "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."

ŞUARA 170 - Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık,

ŞUARA 171 - Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

ŞUARA 172 - Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.

ŞUARA 173 - Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!

ŞUARA 174 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 175 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 176 - Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.

ŞUARA 177 - Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız?"

ŞUARA 178 - "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."

ŞUARA 179 - "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

ŞUARA 180 - "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."

ŞUARA 181 - "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."

ŞUARA 182 - "Ve doğru terazi ile tartın."

ŞUARA 183 - "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."

ŞUARA 184 - "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."

ŞUARA 185 - Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."

ŞUARA 186 - "Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."

ŞUARA 187 - "Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."

ŞUARA 188 - Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.

ŞUARA 189 - Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!

ŞUARA 190 - Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.

ŞUARA 191 - Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

ŞUARA 192 - Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

ŞUARA 193 - (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;

ŞUARA 194 - Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine;

ŞUARA 195 - Açık parlak bir Arapça lisan ile.

ŞUARA 196 - O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.

ŞUARA 197 - İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) değil midir?

ŞUARA 198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.

ŞUARA 198-199 - Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.

ŞUARA 200-201 - Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

ŞUARA 200-201 - Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.

ŞUARA 202 - İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

ŞUARA 203 - O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.

ŞUARA 204 - (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı.

ŞUARA 205 - Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek,

ŞUARA 206 - Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,

ŞUARA 207 - O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.

ŞUARA 208 - Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.

ŞUARA 209 - (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.

ŞUARA 210 - Onu (Kur'ân'ı) şeytanlar indirmedi.

ŞUARA 211 - Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.

ŞUARA 212 - Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.

ŞUARA 213 - O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

ŞUARA 214 - (Önce) en yakın hısımlarını uyar.

ŞUARA 215 - Ve sana uyan müminlere kanadını indir.

ŞUARA 216 - Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."

ŞUARA 217 - Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

ŞUARA 218 - O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.

ŞUARA 219 - Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)

ŞUARA 220 - Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur.

ŞUARA 221 - Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?

ŞUARA 222 - Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.

ŞUARA 223 - Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.

ŞUARA 224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.

ŞUARA 225-226 - Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

ŞUARA 225-226 - Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?

ŞUARA 227 - Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.