.:Kuran-ı Kerim Meali:.
Ana Sayfa » Kur'an » Kur'an-i Kerim Meali , Elmalılı Hamdi Yazır

besmele_.png (572×120)


1 Fatiha 2 Bakara 3 Al-i imran 4 Nisa

5 Maide 6 En`am 7 A`raf 8 Enfal 9 Tevbe 10 Yunus

11 Hud 12 Yusuf 13 Ra`d 14 İbrahim 15 Hicr 16 Nahl 17 İsra 18 Kehf

19 Meryem 20 Ta-Ha 21 Enbiya 22 Hac 23 Mü`minün24 Nur 25 Furkan 26 Şu`ara27 Neml 28 Kasas

29 Ankebut 30 Rum 31 Lokman 32Secde 33 Ahzab 34 Sebe 35 Fatır 36 Yasin 37 Saffat38 Sad 39 Zümer 40 Mü`min

41 Fussilet 42 Şura 43 Zuhruf 44 Duhan 45 Casiye 46 Ahkaf 47 Muhammed 48 Fetih 49 Hucurat 50 Kaf 51 Zariyat 52 Tur 53 Necm

54 Kamer55 Rahman 56 Vaki`a57 Hadid58 Mücadele59 Haşr 60 Mümtehine 61 Saff62 Cum`a63 Münafikun64 Teğabun 65 Talak

66 Tahrim67 Mülk68 Kalem 69 Hakka 70 Me`aric71 Nuh 72 Cin 73 Müzzemmil 74 Müddessir 75 Kıyame 76 İnsan

77 Mürselat 78 Nebe 79 Nazi`at80 Abese 81 Tekvir 82 İnfitar 83 Mutaffifin84 İnşikak 85 Büruc

86 Tarık 87 A`la 88 Gaşiye 89 Fecr 90 Beled91 Şems92 Leyl 93 Duha

94 İnşirah 95 Tin 96 Alak 97 Kadir 98 Beyyine 99 Zilzal

100 Adiyat 101 Kari`a102 Tekasur 103 Asr

 

104 Hümeze 105 Fil 106 Kureyş 107 Ma`ün108 Kevser 109 Kafirün 110 Nasr 111 Tebbet 112 İhlas 113 Felak 114 Nas

 

Bu Modül www.derinuyku.com tarafindan hazirlanmistir.







.: Kuran Meali :.







Sad Suresi




SAD 1 - Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak!

SAD 2 - O inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.

SAD 3 - Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.

SAD 4 - İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdır, yalancıdır" dediler.

SAD 5 - "İlâhları, bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak bir şey, çok tuhaf!"

SAD 6 - İçlerinden ileri gelenler fırladılar ve dediler ki: "İlâhlarınız üzerinde sabır ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu edilen bir murad!"

SAD 7 - "Biz bunu başka bir dinde işitmedik, bu mutlaka bir uydurmadır."

SAD 8 - "Kur'ân aramızdan ona mı indirilmiş?" dediler. Doğrusu onlar benim Kur'ân'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı tatmadılar.

SAD 9 - Yoksa sana o Kur'ân'ı veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onların yanında mı?

SAD 10 - Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise bütün imkanlarını seferber ederek yükselsinler de görelim!

SAD 11 - Onlar burada çeşitli partilerden (gruplardan) bozguna uğramış bir ordudur.

SAD 12 - Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.

SAD 13 - Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Şuayb kavmi) de yalanlamışlardı. İşte o çeşitli partiler bunlardır.

SAD 14 - Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu.

SAD 15 - Onlar da bir tek haykırışa bakıyorlar. Öyle ki onun gecikmesi de yoktur.

SAD 16 - Bir de: "Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azabdan payımızı acele ver" dediler.

SAD 17 - Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davud'u hatırla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize yönelmişti.

SAD 18 - Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam-sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.

SAD 19 - Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.

SAD 20 - Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.

SAD 21 - Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı.

SAD 22 - Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar.

SAD 23 - Biri: "İşte bu benim kardeşim. Onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartışmada beni yendi" diye anlattı.

SAD 24 - Davud dedi ki: "Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten bir cemiyette yaşayanların çoğu mutlaka birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ile Allah'a yöneldi.

SAD 25 - Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır.

SAD 26 - Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azab vardır.

SAD 27 - Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline!

SAD 28 - Yoksa, iman edip de salih amel işleyenleri biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini azgın günahkarlar gibi yapar mıyız?

SAD 29 - Bu, sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır ki, insanlar onun âyetlerini düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ibret alsınlar.

SAD 30 - Bir de Davud'a Süleyman'ı bahşettik. Süleyman ne güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi.

SAD 31 - Hani kendisine bir zaman akşam üstü iyi cins ve rahvan atlar gösterilmişti.

SAD 32 - "Ben, dedi, at sevgisini, Rabbimi anmaktan ötürü tercih ettim." Nihayet atlar perdenin arkasına gizlendi.

SAD 33 - "Geri getirin onları bana!" dedi ve artık onların bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.

SAD 34 - Andolsun ki Süleyman'ı imtihan da ettik ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü.

SAD 35 - Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.

SAD 36 - Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı.

SAD 37 - Dalgıç ve yapı ustası şeytanları da.

SAD 38 - Ve daha diğerlerini de zincirlerde bağlı olarak (Onun emrine verdik).

SAD 39 - "İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik.

SAD 40 - Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir makam vardır.

SAD 41 - Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."

SAD 42 - (Biz ona): "Ayağını yere vur! İşte sana yıkanılacak ve içilecek soğuk bir su" dedik.

SAD 43 - Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafımızdan bir rahmet olarak bahşettik ki, akıl sahipleri için bir ibret olsun.

SAD 44 - (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.

SAD 45 - Kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an. Onlar eller ve gözler sahipleri idiler.

SAD 46 - Çünkü biz onları temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.

SAD 47 - Çünkü onlar, nezdimizde seçilmiş en hayırlı kimselerdendir.

SAD 48 - İsmail'i, Elyasa'yı, Zü'l-Kifl'i de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.

SAD 49 - İşte bu bir öğüttür. Şüphesiz korunan müttakiler için herhalde güzel bir istikbal (güzel bir dönüş yeri) vardır.

SAD 50 - Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.

SAD 51 - İçlerine kurularak orada birçok yemişle, bambaşka bir içki isteyeceklerdir.

SAD 52 - Yanlarında da bakışları yalnız kocalarına dönük hep aynı yaşta dilberler vardır.

SAD 53 - O hesap günü için size vaad edilen işte budur.

SAD 54 - İşte bu, bizim rızkımız; muhakkak ki ona hiç tükenmek yoktur.

SAD 55 - Bu, böyledir. Şüphesiz azgınlar için de fena bir gelecek vardır.

SAD 56 - Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşektir.

SAD 57 - İşte artık tatsınlar onu ki, o kaynar su ve irindir.

SAD 58 - Ve o şekilden çifter çifter tadacakları diğer acılar da vardır.

SAD 59 - İşte şunlar da sizin peşinize düşenlerdir. Onlara merhaba yok. Çünkü onlar cehenneme salınıyorlar.

SAD 60 - (Arkadan gelenler öncekilere:) Derler ki: "Hayır, asıl size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz. Bakın o ne kötü yatak!"

SAD 61 - "Ey Rabbimiz! Bize bunu takdim edenin ateşteki azabını kat kat artır" derler.

SAD 62 - Bir de derler ki: "Kötülerden saydığımız birtakım adamları (fakir müminleri) niye göremiyoruz?"

SAD 63 - "Onları eğlence yerine tutmuştuk ha! Yoksa bu gözler onlardan kaydı mı?"

SAD 64 - Şüphesiz ki bu haktır. Ateş ehlinin birbiriyle tartışması muhakkak olacaktır.

SAD 65 - De ki: "Ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. O tek ve kahredici olan Allah'tan başka tanrı da yoktur."

SAD 66 - "O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. O çok güçlüdür, çok bağışlayıcıdır."

SAD 67 - De ki: "Bu, bir büyük haberdir."

SAD 68 - "Siz ondan yüz çeviriyorsunuz."

SAD 69 - "Münakaşa ederlerken, benim melekler yüksek topluluğuna ait ne bilgim olabilirdi?"

SAD 70 - "Ancak ben açıktan açığa korkutmakla görevli olduğum için o bilgi bana vahyediliyor."

SAD 71 - Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım."

SAD 72 - "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın."

SAD 73 - Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

SAD 74 - Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.

SAD 75 - Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.

SAD 76 - İblis dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

SAD 77 - Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun."

SAD 78 - "Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir." buyurdu.

SAD 79 - İblis: "Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi.

SAD 80-81 - Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.

SAD 80-81 - Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.

SAD 82 - İblis: "Öyle ise izzet ve şerefine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka aldatır, saptırırım."

SAD 83 - "Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna" dedi.

SAD 84 - Allah buyurdu ki: "O doğru, ben hep doğruyu söylerim."

SAD 85 - "Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onların sana uyanlarından, topunuzdan tıka basa dolduracağım."

SAD 86 - Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karşı sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendiliğimden bir şey de teklif etmiyorum."

SAD 87 - "O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir öğüttür. "

SAD 88 - "Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz."